Çikolatayı engizisyon mahkemelerinden kaçan İspanyol Yahudileri Avrupa’ya yayarken, üretim sırları önce İtalya’da, sonra Fransa’da çıktı. İspanyollar’ı Jamaik’te bozguna uğratan İngilizler 1674’te Londra’da modaya dönüşen ünlü Coffee Mill and Tobacco Roll’u, ardından ilk çikolata kulübü Cacaotree’yi açtılar. Aynı dönemde Ren nehrinin bir tarafında “Çikolata beyinsel fonksiyonların uzun süre işlemesine imkan tanır” diye öngören Balzac’a karşılık, diğer tarafta Goethe de “Bir bardak çikolatayla, bir günlük yolculuk rahatça yapılabilir” diyordu...Zaten, Londra’daki “Cacaotre” de sadece sütlü çikolata içilip, tadılan bir yer değil, mesela, Stuart’lar ve destekçilerine karşı komplo hazırlanan ülkenin ve dünyanın kurtarıldığı yer diye biliniyor.
Endüstri devrimini gerçekleştiren İngiltere olduğu için herhalde, çikolata üretimine ilişkin ilk makinelerde ayni ülkede icad edildi. Toprağı hakikaten bol olsun Walter Churchman 1730’da kitle üretimine hazırlık yapacak böylece çikolatanın demokratikleşmesine en büyük katkıyı yapacak ilk makineleri icad etti. 30 yıl sonra da Joseph Fry ilk tablet çikolataları üretti. Aslında Cizvit papazları Meksika’da çoktan beri tablet çikolatayı keşfedip yemişti ama eski kıtanın haberi yoktu. Çikolatanın bugünkü memleketine, İsviçre’ye varması ise ancak 17. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşti. Bir yüzyıl sonra çikolata Vatikan’ın gözüne de ilişti. XVIII yüzyılda, dini törenlerde, Papa din adamlarına rütbelerine göre çikolata dağıtıyordu. Din adamları yükseldiklerini ellerine verilen çikolatadan anlıyorlardı.
Maya medeniyetinde komşu halklarla trampa ya da müzakere yaparken kayıp ve kazancın idrakini sağlayan çikolata geçen hafta Paris’te layıkıyla anıldı. Louvre Müzesi’nde Carrousel’de açılan 7. çikolata fuarı yaklaşık 100 bin kişiyi ağırladı. Yılda 420 bin ton, adam başına 7,5 kilo Çikolata tüketen Fransızlar’a karşılık siz de bu yazıyı buraya kadar okudaysaniz, kendinizi bir paket çikolatayla ödüllendirin..Çikolata mutluluktur, herkesle paylaşılamayacak kadar özel, gece yarısı sokaklarda kendisini aratacak kadar müthiş ve düşündürücüdür. La Rochefoucould’nun dediği gibi, “Çikolatayı bütün derinliğiyle sevin, kompleksli ve yalancı bir utangaçlıkla değil..Zira hatırlayınız ki, hiç deliliği olmayan bir adam asla akıllı bir adam değildir “…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder