29 Nisan 2013 Pazartesi

Strese Karşı ÇİKOLATA

Adının geçtiği andan itibaren yüzümüzde gülümsemeye sebep olan çikolata, tüketilmesi aşırıya kaçılmadığı taktirde yararlarından faydalanabileceğimiz bir atıştırmalık. İçerisinde bulunan potasyum sayesinde strese karşı en tatlı önlem. Ayrıca, çikolata mutluluk hormonu olarak da bildiğimiz endorfini salgılatıyor. Bu da stres anında kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.

26 Nisan 2013 Cuma

ÇİKOLATA ÜRETİCİLERİ, LAVANTA VE LİMON CİPSLİ ÇİKOLATALAR ÜRETİYORLAR


Çikolata yemeyen, cips kemirmeyen, ağzında şeker eritmeyen az insan vardır. 43.  Uluslararası Tatlılar ve Bisküvi Fuarında (ISM), ticari ürünlerini geliştirmek amacıyla sektörünün büyük ve küçükleri bir araya geldi. Yeni, tanınmış, klasik ve ilginç ürünlerden oluşan seçenekler vardı.
Birkaç yıl öncesine kadar “Acı biberli, Meksika biberli” egzotik çikolatalara tüketiciler burun kıvırdı.  Ancak bu egzotik dediğimiz tadlar şimdi çoktan süpermarketlerde yerini aldı bile. Ayrıca tüketiciler şuna da çok alıştı. Çikolata lüks "organik" ve "etkileyici" olmalıdır.
Brüksel'deki firma  “NewTree”  bu anlayışa tam inananlardan. "Bu sektörde büyük isimlerden çok farklı şeyler yapmamız  gerekiyor ki ayakta kalalım" diyor Pazarlama Müdürü David de Jesus Sousa.
Büyük firmaların küçük firmaları takip edip onların   cesur karışımlarını çalmasına ise  Souce “ bu böyle geldi böyle gidiyor. Biz de o yüzden bir sonraki adımımızı düşünmek zorundayız” diyor . Niş bir hayat yaşanıyor artık.  Çikolataseverler tarafından  çok iyi bilinen  lavantalı  ya da kekikli  çikolatalar talep görüyor. Bir tablet çikolata fiyatı yaklaşık 5 Euro. De Sousa: "Müşterilerimiz bir tablet çikolatayı bir kerede yemesinler, sadece küçük bir parça yesinler." Ayrıca Köln'de ki  fuarda rastlayabileceğiniz diğer tadlar : Akağaç kabuklu Çikolata, tuzlu ya da salatalık turşulu çikolata.

Kai Wiederman 01.02.2013

24 Nisan 2013 Çarşamba

Çikolata nasıl yapılır?

Dünya üzerinde kadın erkek fark etmeden her insanın yemeyi en çok sevdiği yiyecekler listesinin ilk sırasını kimselere kaptırmayan çikolata, Amerika’nın keşfiyle birlikte sömürgeci Avrupa toplumlarının tanıştığı ve tüm dünyaya yaydığı bir yiyecektir. Besin değeri muazzam derece yüksek olan çikolatanın tam manasıyla bir enerji deposu olduğunu söylemek mümkünken, bilim adamlarının son yıllarda çikolata üzerine yaptığı araştırmalar insanlar üzerine birçok olumlu etkilerinin olduğunu da ortaya koymuştur. Çikolatanın hammaddesi Kuzey Amerika kökenli tropik Kakao Ağacı’dır ve bu ağacın çekirdeklerinin işlenmesi ile çikolata üretilir. Beyinin mutluluk hormonu cümbüşüne girmesini sağlayan çikolata; süt, ceviz, fındık, fıstık ve daha farklı maddelerle birlikte işlenerek de üretilebilir. Bu tür yan maddeler çikolatanın tadının daha kuvvetli ve farklı olmasını sağlarken, aromasının da farklı damak tatlarına hitap etmesini sağlar. Çikolata yapımı ilk olarak Kakao çekirdeklerinin diğer yabancı maddelerden arındırılması ve dış kabuğunun kurutulmasıyla başlar. Çikolatanın lezzetini belirleyen bu işlem harmanlanma olarak bilinir ve çekirdek kabuklarının iç kısımdaki çekirdekten savrulmasıyla lezzetinin arttırılmasıdır. Daha sonra kakao çekirdekleri kalitesine göre sınıflandırılır ve buradan öğütme işlemine gönderilerek toz haline getirilir. İlk aşamada ezilen Kakao çekirdekleri bir likör oluşturur ki bu likör Kuzey Amerika yerlileri tarafından binlerce yıldır üretilmekte ve büyük bir keyifle içilmektedir. Günümüzde hala kaliteli Kakao çekirdeklerinden hazırlanan çikolata likörleri düşük alkol seviyeleriyle dünyadaki en değerli içkiler arasında yer alır ve özel üretim olarak satışa sunulur. Daha sonra çikolata üretimi için Kakao yağı bu likörden ayrılır ve geriye sert yoğunluklu bir çikolata hamuru kalır. Çikolata hamurunun inceltilmesiyle birlikte daha yoğun aromalı ve daha kolay işlenebilir bir hamur elde edilir. Çikolata hamurunun pürüzsüz bir yüzeye sahip olarak ince bir hamur haline getirilmesine “konçlama” denir ve bu iş için üretilmiş özel makineler kullanılır. Takip eden işlemler sürecinde ilk olarak ısıtılarak sıvı hale getirilen çikolata hamurunun içerisinde Kakao çekirdeklerinden elde edilen tozlar karıştırılır. İçerisine şeker de eklendikten sonra büyük merdanelerle karıştırılmaya başlanan çikolata, yoğun bir sıvı haline gelir ve buradan parçalara ayrılarak işleme tezgahına gönderilir. İçerisine son olarak Kakao yağı da katılarak yumuşak hale gelmesi sağlanan çikolata, ambalajlanarak o çok sevilen lezzetini hepimize sunmak için dünyanın dört bir köşesine gönderilir.

Bernardini:Çikolata Tadımcısı



Bernardini dünyanın “en lezzetli” mesleğine sahip. Onun işi çikolata tadımcılığı. 38 ülkede 2 bin 700 çikolatanın tadına not verdi, İtalya’dan Domori’yi birinci seçti. Uzun yıllardır Çikolata uzmanı Georg Bernardini, dünyanın en güzel çikolatacılarını şöyle sıralıyor; italya’dan Domori, Fransa’dan Patrick Roger, Belçika’dan Pierre Marcolini ve resimde gördüğünüz Avusturya’dan Zotter.

Pastacılık ve çikolatacılık yapan, şimdi de meslek hayatına çikolata tadımcısı” olarak devam eden Georg Bernardini, çikolatalar hakkındaki tüm bilgi ve tecrübesini bir kitapta topladı. Bernardini, 38 ülkede tadına baktığı toplam 2 bin 700 çikolata hakkında değerlendirmeler yaptı.
Dünyanın en iyi ve en ilginç çikolatalarının nerelerde yapıldığını anlatan Bernardini’nin kitabı eleştirmenler tarafından “çikolatanın kutsal kitabı” olarak tanımlanıyor.
Bernardini kitabının ana bölümünde büyüklü küçüklü çikolata üreticilerini test edip, not veriyor.
Yarı İtalyan, yarı Alman Georg Bernardini, tam bir çikolata tutkunu.
“Çocukluğumdan beri tatlıyı severim. Meslek eğitimimi pastacılık üzerine yaparken, çikolata bende bir tutku haline geldi” diye konuşan Bernardini, “Tadına baktığım en ilginç çikolata Japonya’daydı. Daha çok estetik ameliyatlarda kulanüan kolajenden yapılıyor. 500 mg kolajen ve 40 gram çikolata karıştırılıyor.
Japon kadınları ciltlerine iyi geldiğini düşündükleri için bunu yiyorlar” diyor.
Onun kişisel favorileri ise badem ezmeli ve fıstıklı çikolata…
Çikolatada en önemli kriterin yüzde 35′lik pay ile tat, yüzde 30 ile malzemeler ve yüzde 25 ile aroma olduğunu söyleyen Bernardini, “Önemli olan hangi çikolatanın kullanıldığı.
Çoğunlukla önce çikolata tadı alırsınız, sonra kakaonun asıl karakteri damakta kalır.
Örneğin Madagaskar’dan gelen kakaoda, başta çikolata tadını aldım, yutkununca ise meyvemsi bir tat kaldı damağımda” diye konuşuyor.
Yılda 36 kilo çikolata yiyor Bernardini kitabında kakaonun Güney Amerika veAfrika’da nerede ve nasıl yetiştirildiğini, daha sonra nugat, şekerleme ve çikolataya dönüştürülme sürecini anlatıyor. Yılda 36 kilo çikolata yiyen Bernardini, nasıl olup da kilo almadığını soranlara formunu spor yaparak koruduğunu söylüyor. Bugüne dek Avrupa’nın en ünlü restoranlarında pastacı olarak çalışan 45 yaşındaki Bernardini, Bonn kenti yakınlarında on sekiz sene boyunca kendi çikolatacısını işletmiş.

Kaynak: Taraf

Bitter çikolata mı, beyaz çikolata mı?


Çoğumuzun çok sevdiği ve genellikle de karşı koyamadığı bir yiyecek olan çikolata, önceleri afrodizyak ve iyileştirici etkilerine olan inanç nedeniyle, şimdilerde ise kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu etkileri ile uzun zamandan beri sihirli, doğaüstü ve yararlı bir madde olarak bilinmektedir.
Çikolata kelimesi, Aztekler’de acı içki anlamına gelen “Xocolate” kelimesinden gelmiştir. Aztekler ve Mayalar, kakao bitkisini Tanrı’nın cennetten gönderdiğine inanırlardı.
Doğaüstü madde olduğuna inanılıyordu

Çikolata: ilaç mı, yoksa efsane mi?

Çikolatda Top 10


Top10 – Köln, Almanya çikolataları



Almanya’nın çikolata başkenti olan Köln’de, dünyanın 2. büyük çikolata tedarikçisi olan Stollwerck chocolate firması bulunuyor. Bu firma 150. yıl kutlamaları için Stollwerck adında bir müze açmış. Bu müze bir çikolata müzesi ve içerisinde çikolatanın tarihi anlatılıyor. İçerisinde iştah açan kocaman bir çikolata çeşmesi bulunduğunu da söylemeden geçemeyeceğiz.

Çikolatanın sihirli dünyası

Tadına doyum olmaz, bu nedenle de yemekten asla vazgeçmeyiz. Ama hep bir sıkıntı duyarız: Çünkü bize "Çikolata sağlığa zararlıdır" diye öğretmişlerdir. Oysa bilim adamlarının yaptığı son araştırmalar, tam tersi sonuçları ortaya koyuyor. Çikolata neredeyse her derde deva. İnanması zor ama, dişleri de çürütmüyor, tam tersi çürümesini bile önleyebiliyor. Sorun yalnızca hangi tür çikolata yiyeceğimizi bilmiyoruz.

Beyin mutlu oluyor;
Middlesex Üniversitesi uzmanlarından Dr. Neil Martin'in yaptığı araştırma sonuçlarına göre, çikolatanın kokusu bile insanı baştan çıkartıyor.
Çikolata, beyni rahatlatıp gevşetiyor, mutluluk veriyor. Çikolata, beynin "Endorfin" salgılamasına neden oluyor. Bu salgı, mutluluk duygusu duymamızı sağlıyor.

Fazlası uyuşturuyor;
Eğer bir oturuşta bir kilo çikolatayı bitiririm diyenlerdenseniz,
uyuşturucu madde almaya hazır olun. Çünkü bu miktarda çikolatanın içindeki maddeler, insanda marijuana içmiş gibi bir etki yapıyor.

Kalsiyum ve demir; Çikolata aynı zamanda çok besleyici. İçinde büyük oranlarda magnezyum,demir ve kalsiyum var. Küçük bir parça çikolata, almamız gereken bu maddelerin en az 5'te birini içeriyor.

Antioksidan maddeler;
Son araştırmalar, çikolatanın farklı bir özelliğini daha ortaya çıkarttı. Kaliforniya Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre 50 gramlık bir çikolata ya da iki kaşık şekerle karıştırılmış bir bardak kakao, bir kadeh kırmızı şarap içinde bulunan antioksidanlara eşdeğerde kimyasal madde içeriyor. Bir başka deyişle çikolata kalp krizi ya da beyin kanamasını önlüyor.

İnsan ömrünü uzatıyor;
Harvard Üniversitesi'nde 8 bin erkek üzerinde yapılan araştırma,
çikolatanın ömrü uzattığını da ortaya koydu. Çikolata yiyenlerin ömürlerinin en az bir yıl uzadığını belirten uzmanlar, bunu içindeki antioksidan maddelere bağlıyor.

Kalbe faydalı yağ; Çikolatanın içindeki yağ, üç kaynaktan geliyor. Kakao yağı, bitki yağları ve süt içindeki yağlar. Kakaonun içindeki "stearic asit" içeren yağ bir çeşit
doymamış yağ. Doymamış yağların da sağlığa ve özellikle kalbe zararlı olduğu bilinir. Ancak kakao içindeki stearic asit, vücuda girince "oleic asite" dönüşüyor. Aynı zeytinyağı içindeki oleic asit gibi. Bu yağ türü de kalbe çok faydalı.

Migrenliler dikkat;
Migren hastalarına çikolata pek yararlı değil. Çünkü migren hastaları "phenolsuphotransferase" adlı bir enzim yetersizliği nedeniyle ağrılar içinde kıvranırlar. Çikolata ise, damarları açarak bu enzimin daha çok tüketilmesine yol açar. Çikolata normal insanlara çok yararlıdır ama migrenliler kesinlikle uzak durmalı.

Dişleri çürütmez;
Çikolatanın dişleri çürüttüğü önyargısı vardır. Oysa araştırmalar tam tersini gösteriyor. Kakao içinde bulunan bir bileşim, diş çürümesini engelliyor. Kakao içindeki bu bileşim dişi kaplıyor ve dışarıdan gelecek bakterileri engelliyor. ABD'li bilim adamlarının yaptığı araştırmalar çikolatanın kalp hastalıklarına karşı koruma görevi gören maddeler içerdiğini ortaya koydu. ABD'de bulunan California Üniversitesi doktorları çikolatadan başka meyve ve sebzelerde de bulunan "procyanidin" maddesinin koroner kalp rahatsızlıklarına karşı koruyucu bir görevi olduğunu belirtti.
Araştırma için on sağlıklı deneğe değişik zamanlarda içinde hem yüksek hem de düşük oranda "procyanidin" bulunan birkaç türde çikolatalar yedirildi.
Çikolotayı yedikten iki saat sonra deneklerin metabolizmaların yapılan araştırmalar "procyanidin" maddesinin 20 kattan daha fazla olduğunu ortaya çıkardı.
Araştırma, çikolatayı yiyen kişilerin kanlarında serum leukotriene maddesinde ciddi bir düşük olduğunu da gösteriyor. Böylece kanda bulunan plaketler yapışarak kan pıhtılaşmasını da önlüyor.
Uzmanlar, kalp hastalıklarından korunmak isteyenlerin, düzenli olarak belli bir miktarda çikolata tüketmelerini öneriyor.
Çikolata seyyar bir eczane gibi...
Çikolata, insanların yerken beslenme değerini düşürmedikleri nadir gıda maddelerinden biri. Çok basit anlamda "sevildiği" için yenen çikolata aynı zamanda hediye özelliği de taşıyor. Yapılan birçok incelemede çikolatanın sayısız faydalarının bulunduğunu ortaya koyuyor.
İnsanlar kendi sevdikleri kadar, sevdiklerine de ikram etmek isterler çikolatayı. Dolayısıyla psikolojik özelliklerinin yanısıra tadı ve lezzeti de çikolatayı fazlaca tüketilen bir gıda haline getiriyor. Özellikle öğünler arasında atıştırıldığından bu durum, çikolatayla fazla kilolar arasında doğrudan bir bağlantı olduğu kanaatini oluşturuyor. İngiliz Ulusal Gıda Araştırmaları ve New Grubb'un 1996'da İskoçya'da yaşayan kadınların çikolata tüketim sıklıkları ve fazla kiloları gösteren BMI değerler arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada bu iki değer arasında belirgin bir fark olmadığı saptanıyor. Aynı araştırma 10-15 yaş arası kız ve erkek çocuklar üzerinde de gerçekleştiriliyor ve sonucun yine aynı doğrultuda olduğu belirleniyor.

Hastalıklara karşı kalkan;
Canınız durmadan çikolata yemek istiyorsa, beyniniz sizi bir konuda uyarmak istiyor demektir. Araştırmalar, tatlı yiyeceklerin depresyonu giderici özellikler taşıdıklarını göstermekte. İngiltere'de Middlesex Üniversitesi'nde nöropsikolog olan Dr. Neil Martin, "Bir çikolata, seyyar bir eczane gibidir. Adını bile bilmediğiniz bazı önemli kimyasal maddeler içerir. Çikolatayı koklamak bile insanı rahatlatır" diyor.
Dr. Martin, başka yiyeceklerin kokuları üzerinde deney yaptıklarını fakat hiçbir kokunun insanı çikolata kokusu kadar etkilemediğini de belirtiyor.
California Üniversitesi'nde de araştırmacıların çikolata konusunda yaptıkları araştırmalardan ilginç sonuçlar almışlar.
Bilim adamlarına göre çikolatada bulunan ve "catechin" adıyla bilinen antioksidanlar kansere ve kalp hastalıklarına karşı korunmayı sağlıyor.
Antioksidan maddeler aynı zamanda da çayda da bulunuyor. Dolayısıyla sağlığımızı korumak için bol çikolatalı pastayla bir fincan çaya ihtiyacımız olacak.
Ulusal Halk ve Çevre Sağlığı Enstitüsü tarafından yapılan ve Avrupa Birliği tarafından desteklenen araştırmalarda, bu maddenin çikolatada çayınkinden dört kat daha fazla olduğu, en fazla da siyah çikolatada bulunduğu belirtiliyor.
Üretimde ileri teknoloji;
Çikolatanın gıda maddeleri içinde ve özel bir yerinin olmamasının
sebeplerinden biri, elde tutulduğunda, yani vücut sıcaklığında erimeden dayanabilmesi ve ağıza alındığında hemen eriyerek, o sevilen ve ferahlatıcı tadı vermesi.
Çikolata diş çürümelerini engelleyebilir mi?
Japon araştırmacılar, çikolatanın diş çürümelerini engelleyebileceği ve dişte oyukların açılmasının önüne geçilebileceğini belirtti. New Scientist dergisinde yayınlanan araştırmada, çikolata karışımının ana maddesi olan kakao tohumunun bazı kısımlarının ağızdaki bakterilerle mücadele ettiği bildirildi. Diş plağındaki bakterilerin şekeri, diş yüzeyini eriten asitlere dönüştürmesi, dişlerde oyukların meydana gelmesine neden oluyor.Japonya'nın Osaka Üniversitesi'nden Takashi Ooshima ve araştırma ekibi, (çikolata üretiminde genellikle kullanılmayan) kakao tohumu kabuğunun (CBH) güçlü bir anti-bakteriyel kaynak olduğunu ortaya çıkardı. Ooshima, dergiye yaptığı açıklamada, "Gargara ve diş macunlarında CBH özünü kullanmak mümkün olabilir" dedi. Ooshima, bu tohum kabuğunun, çikolatanın dişler için faydalı hale getirilmesine yönelik kullanılabileceğini kaydetti. Japon araştırmacılar, sularına CBH ekleyen kobay farelerin dişlerinin daha sağlıklı olduğunu belirterek, elde ettikleri bulguları insan dişinde denemeyi planladıklarını bildirdi. Londra'daki King's and St. Thomas Diş Enstitüsü'nden David Beighton, kakao tohumunda bulunan aktif maddelerin diğer bazı bitkilerde de bulunduğunu kaydetti.

Çikolata hakkında bilmediklerimiz;
* Bir dilim çikolata kalsiyum ihtiyacını karşılıyor.
* Çikolata da sigara veya alkol gibi alışkanlık yapıyor, ancak bu alışkanlığın kalori dışında bir zararı yok.
* İçinde bulunan kakao, beyinde bulunan bazı kimyasal maddeleri harekete geçiriyor.
* Bazı çalışmalar çikolatanın, cildi güzelleştirdiğini göstermiştir.
*Çikolata, vücudun bağışıklık sistemini harekete geçirir. Vücudu sakinleştirici özelliğinden dolayı hormonların ve enzimlerin düzgün çalışması, bağışıklık sistemine de yararlı olmaktadır. İşe gitmeden önce çikolata koklayın. Bu sizi rahatlatacak miktarda mutluluk hormonu,seratonin ve noradrenalin salgılamanızı sağlayacaktır.

Hülya Hancı
Kaynak: Tüketici Raporu Dergisi

Çikolata sadece yemek için mi?

Kim demiş ki çikolata sadece yemek içindir diye?


Spor aşkını anlatanı da



Teknolojiye uyarlayanı da



Korku öğesi olabilecek mi diye deneyeni de



Sanatını konuşturanı da






Maske yaptıran da






Ayakkabı aşkı ile çikolata aşkını buluşturanı da







Çikolata dövüşü yapanı da



Ayağımı yerden kessin diyeni de



İçinde yüzeni de

17 Nisan 2013 Çarşamba

Feniletilamin nedir?

Aşkın kimyası denince ilk akla gelen maddedir. Aşk molekülü olarak adlandırılan bu madde, amfetamine çok benzeyen doğal bir kimyasaldır. Araştırmalara göre, beyinde feniletilamin salgısının tetiklenmesi, göz göze gelmek ve el ele tutuşmak gibi basit davranışlarla bile olabiliyor. Araştırmacılar, aşıklarda kalp atışlarının hızlanması, ellerin terlemesi ve zor soluk alıp verme gibi tepkileri de beyinde yüksek dozda feniletilamin salgılanmasına bağlıyorlar.

16 Nisan 2013 Salı

Kakaodan Çikolataya Yolculuk..



Kakao çekirdeklerini çikolataya dönüştürmek karmaşık bir süreçtir ve bu süreçte bileşenler, zaman ve ısı önemli bir rol oynarlar. Bu parametreleri değiştirerek birçok kendine has tarifler elde edebilmekteyiz.

Kakao ağacı sadece ekvator ormanlarının tropik sıcaklığında yetişir. Yüksek bitkilerin gölgeleri körpe ağaçları güneşin kavuran ışınlarından ve sert rüzgarlardan korur. Beş yıl sonra hayatta kalabilecek güce erişirler. Herşey bundan sonra başlar. Önümüzdeki sayfalarda daha fazla bilgi alabiliriz.

15 Nisan 2013 Pazartesi

Çikolata tansiyon düşürüyor



Çikolata severler için iyi haber: Bilimadamları çikolatanın tansiyonu düzenlemekte etkili olabileceğini ortaya çıkardı.

20 araştırma üzerinde yapılan bir analiz bitter çikolata yemenin tansiyonu düşürdüğünü gösterdi.

Cochrane Grubu'nun yayınladığı rapora göre çikolatanın ana maddesi kakaonun içinde bulunan flavanol adlı kimyasal kan damarlarının gevşemesini sağlıyor.

Çikolatanın Tadılması ve Saklanması



Çikolatayı sevmek, onu tanımaya çalışmak ve tadarak kalitesini keşfetmek anlamına gelir. Kuşkusuz her birimizin farklı zevkleri vardır, ancak seçimimizde bizi yönlendiren bazı öğeler ortaktık.

Görüntü: Parlak, pürüzsüz ve maun renginde olmalıdır. Her ne kadar tat açısından fazla etkisi olmasa da, grimsi herhangi bir gölge ya da çizgi içermemelidir. Bu rengi içermesi kötü bir şekilde muhafaza edildiği anlamına gelir.

Aroma: Kuvvetli, yoğun bir kokusu olmalıdır. Hiçbir şekilde tatlımsı, yanık ya da isli bir kokusu olmamalıdır. Çikolata da tıpkı şarap gibi kökenine bağlı farklı kokular içerir. Aromalarını tanımlamak için en çok kullanılan sıfatlar şunlardır: taze, temiz, ağaçsı, sert, etkili, limonumsu ve şarabımsı

Kırılması: Kırılma sesi kuru olmalı, ufalanmamalıdır.

Sağlamlık: Yumuşak, krema kıvamında olmalı, ancak yağlı ya da kum gibi olmamalıdır. Elinizin ısısıyla kakao yağı erimelidir.

Tat: Ağzınızda hemen erimesi ve farklı bir tat bırakmaması gerekmektedir. Onu niteleyen bazı sıfatlar: yumuşak, kuru, kadifemsi ve kremalı

Çikolatanın Saklanması: Isı ve nem 12 ila 18 derece arasında bir ısıya gereksinimi olan çikolatanın baş düşmanıdır. Nem en fazla %65 olabilir. Fazla ısı ise kakao yağı kristallerini yeniden kristalize ederek yüzeyinde parlak, beyaz bir tabaka oluşumuna yol açar. Bu tadı etkilemez ama görüntüyü bozar. Nem ortamda ise zarar daha büyüktür. Çünkü şeker çözünür ve tekrar kristalize olarak yüzeye çıkar. Üzeri grimsi bir renk alır, tadı değişir. Çikolatanın saklanması için buzdolabı önerilmez, çok gerekli ise en fazla birkaç dakika dolapta tutabilirsiniz.

Roche yapımı

Malzemeler;
Ganaj malzemeleri(krema,bitter çikolata(tercihe göre beyaz veya sütlü de olabilir), badem,çam fındığı ve fıstık)
Yapılışı
Badem,fındık,Çam fıstığını paketlerinden çıkarıp altında kalan tozlarını temizleyip 170 derecelik fırında 5-10 dakika arası altın sarısı olana kadar kavurun. Soğuduktan sonra bir kaba alın.
Üstüne hazırlamış olduğunuz 1 kepçe ganajı kavrulmuş ürünlerin üzerine dök ve hepsini karıştır.
Karışımı yağlı kağıtlı tepsiye bir kaşık ile alarak koyun.
Tepsiyi evde buzdolabı ayarında +4 yaparak 20 dakika bekletin.

Truf yapımı

Malzemeler;
1 kg Krema, 1 kg bitter çikolata, 15 cl içki (isteğe bağlı), Fındık, Badem veya hindistan Cevizi
Yapılışı
Krema kaynat ve kaynadıktan sonra ocaktan al. Sıcakken üzerine küp küp çikolataları koy ve karıştır. Bu karışıma "Çikolata Ganaj" denir. Karışımı 1 gün boyunca dolapta bekletilerek soğutun.
Ertesi gün karışımı fındık büyüklüğünde parçalar alıp yuvarlayarak şekil verin. Fındık, badem veya hindistan cevizine batırın ve yağlı kağıtlı tepsiye sıralayıp 30 dakika dondurucuda bekletin.Bir kapta erimiş olan çikolataya dondurucudan çıkarttığımız "tuffle"ları batırıp çıkarın. Oda sıcaklığında veya dolapta bekletebilirsiniz.

Çikolatanın Püf Noktaları

Çikolata alırken "nebati yağı" olması iyi değildir. İçinde kakao yağı olmalıdır.
-Çikolatayı eritmek için 40-45 derecede Benmari usulünde eritilmelidir. Benmari usulü; İçinde su bulunan büyük bir kabın veya tencerenin içerisine daha küçük bir kabı yerleştirin. Büyük kabı ocağın üzerine alıp küçük kapta tarifte sözü edilen malzemeyi pişirin veya eritip çikolatayı sıvı hale getirme yöntemidir.
-Tempirme yöntemi ile çikolata sıvı kalacak şekilde soğutulması işlemidir. (Makinası vardır)
-Çikolatayı buzdolabında saklama üst limiti; +18,+21 dir.
-Çikolatanın üstünde beklemeden dolayı olan beyazlık, çikolatanın bozulduğunu göstermez, ısı değişikliğini ve yağının gözüktüğünü belli eder.

Hırsızların çikolata tutkusu



Frankfurt'un kuzey doğusunda bulunan Hesse eyaletinin Niederaula kentinde hafta sonu meydana gelen soygunda çalınan 7 palet Nutella'nın kavanozunun 16 bin Euro değerinde olduğu ifade edildi.

Bölgedeki hırsızların daha önce de faaliyet gösterdikleri, Mart ayında 30 bin Euro değerinde kahve, Ağustos'ta ise 34 bin kutu enerji içeceğini çaldıkları belirtildi.
Sayıları bilinmeyen hırsızların, soygunu nasıl gerçekleştirdikleri ise henüz belirlenemedi.

Butik çikolata nedir?

Genelde el yapımı çikolata satılan, Türkiye'de pek yaygın olmasa bile yurtdışında yaygın olan mağaza türü. Çikolatanın yanında el yapımı çikolatalı kekler, kurabiyeler, kahveler gibi yan ürünler de satılır. Fiyat olarak fabrikasyon üretim yapan yerlerden daha pahalıdır. Fakat fabrikasyon ürünlere oranla çok daha az katkı maddesi içerir. Yani daha doğal ürünler satar.

Çikolata'nın Tarihçesi

Milattan önce, büyük olasılıklaOlmeklerden oluşan bir grup, Güney Amerika'da kakao ağacı yetiştirir. Mayalar, bir hayvanın bu ağaçtan bir meyve kopardığına tanık olur. Mayalar zamanla bu çekirdekleri nasıl kullanacaklarını öğrenirler. M.S. 600 yılında, Mayalar çikolatalı bir içecek yaparlar. Efsaneye göre,Aztek kralı Moctezuma günde 50 fincan çikolata içiyordu. Azteklerde ve Mayalarda çikolata içmek önemli bir olay sayılırdı. Mayalarda daha çok kraliyet ailesi için uygun görülen bu içeceği sıradan insanlar çok özel durumlarda içebiliyordu. Azteklerde ise yöneticiler, rahipler, rütbeli askerler, onurlandırılmak istenen tüccarlar bu özel içeceği tadabiliyordu.İspanyol kâşifler Kristof Kolomb ve Hernan Cortes'in ,16. yy da Orta Amerika'ya yaptıkları gezide Aztek kralı Moctezuma bu çikolatalı içeceği kaşiflere sunar. Kaşifler bu içeceği vatanlarına götürüp hazırlamasını öğretirler. Bu, Mayalar  ile Azteklerin öğütülmüş kakao çekirdeklerinin suyla karıştırılmasıyla elde ettikleri bir içecektir. Aztek dilinde "ekşi, acı içki" anlamına gelen "xocoatl" adındaki bu içeceği Aztekler, içine biber ve başka baharatlar katarak soğuk olarak içiyorlardı. İspanyollar ise aynı içkiyi şekerli olarak içmeye başladılar. 80 yıl sonra, İngiltere'de içecek yapılmak üzere katı çikolata satılmaya başladı. Böylece katı çikolata satan "çikolata evleri" bütün Avrupa'ya yayıldı. 1700'lü yıllarda İngilizler bu içeceklere süt katmaya başladılar. Türkiye'nin ilk yerel üretim yapan çikolata fabrikası ise, cumhuriyetten üç yıl sonra,1927'de Feriköy'de kuruldu. Bugüne kadar bulunan en eski çikolatanın izlerine 2600 yıllık bir çömleğin içinde rastlanmıştır.

Kaliteli çikolata nasıl olmalıdır?



Kaliteli çikolata beş duyumuza seslenmelidir;

Görünüm: Parlaktır.

Dokunma: Kaliteli çikolata elle tutulursa birkaç saniyede erimeye başlar. Bunun nedenini kakao yağının 34 derecede erimesidir.

Hızlı erime çikolatanın kalitesi için bir göstergedir ve çikolatada yüksek oranda kakaoyağı kullanıldığının kanıtıdır.

Ses:Gerçek çikolata  kırıldığında farklı bir çıtırtı sesi duyulur. Bu kakao yağında bulunan kristallerden kaynaklanır.

Tat: Gerçek çikolatanınen belirgin özelliği dilimizin üstünde pürüzsüz ve yumuşak bir tat bırakmasıdır. Ağzınızda erirken yapışkanlı yağlı bir tat bırakmamalı ve bu aşamada içindeki aromaları da açığa vurmalıdır.

Koku: Çikolatanın içindeki aromaların kokusu hissedilmeli.

12 Nisan 2013 Cuma

ÇİKOLATA VE ZİHİNSEL FAALİYETLER

Çikolatayı engizisyon mahkemelerinden kaçan İspanyol Yahudileri Avrupa’ya yayarken, üretim sırları önce İtalya’da, sonra Fransa’da çıktı. İspanyollar’ı Jamaik’te bozguna uğratan İngilizler 1674’te Londra’da modaya dönüşen ünlü Coffee Mill and Tobacco Roll’u, ardından ilk çikolata kulübü Cacaotree’yi açtılar. Aynı dönemde Ren nehrinin bir tarafında “Çikolata beyinsel fonksiyonların uzun süre işlemesine imkan tanır” diye öngören Balzac’a karşılık, diğer tarafta Goethe de “Bir bardak çikolatayla, bir günlük yolculuk rahatça yapılabilir” diyordu...Zaten, Londra’daki “Cacaotre” de sadece sütlü çikolata içilip, tadılan bir yer değil, mesela, Stuart’lar ve destekçilerine karşı komplo hazırlanan ülkenin ve dünyanın kurtarıldığı yer diye biliniyor.
Endüstri devrimini gerçekleştiren İngiltere olduğu için herhalde, çikolata üretimine ilişkin ilk makinelerde ayni ülkede icad edildi. Toprağı hakikaten bol olsun Walter Churchman 1730’da kitle üretimine hazırlık yapacak böylece çikolatanın demokratikleşmesine en büyük katkıyı yapacak ilk makineleri icad etti. 30 yıl sonra da Joseph Fry ilk tablet çikolataları üretti. Aslında Cizvit papazları Meksika’da çoktan beri tablet çikolatayı keşfedip yemişti ama eski kıtanın haberi yoktu. Çikolatanın bugünkü memleketine, İsviçre’ye varması ise ancak 17. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşti. Bir yüzyıl sonra çikolata Vatikan’ın gözüne de ilişti. XVIII yüzyılda, dini törenlerde, Papa din adamlarına rütbelerine göre çikolata dağıtıyordu. Din adamları yükseldiklerini ellerine verilen çikolatadan anlıyorlardı.
Maya medeniyetinde komşu halklarla trampa ya da müzakere yaparken kayıp ve kazancın idrakini sağlayan çikolata geçen hafta Paris’te layıkıyla anıldı. Louvre Müzesi’nde Carrousel’de açılan 7. çikolata fuarı yaklaşık 100 bin kişiyi ağırladı. Yılda 420 bin ton, adam başına 7,5 kilo Çikolata tüketen Fransızlar’a karşılık siz de bu yazıyı buraya kadar okudaysaniz, kendinizi bir paket çikolatayla ödüllendirin..Çikolata mutluluktur, herkesle paylaşılamayacak kadar özel, gece yarısı sokaklarda kendisini aratacak kadar müthiş ve düşündürücüdür. La Rochefoucould’nun dediği gibi, “Çikolatayı bütün derinliğiyle sevin, kompleksli ve yalancı bir utangaçlıkla değil..Zira hatırlayınız ki, hiç deliliği olmayan bir adam asla akıllı bir adam değildir “…

       

KİLİSE VE ÇİKOLATA TARTIŞMASI

Kilise 1624’de çikolata orucu bozar mı bozmaz mı tartışmasında “Bozmaz şarap gibi bir içecek, gıda değil” hükmünü vermiş. Azteklerin yakından idrak ettiği üzere, çikolatanın afrodizyak etkisi yarattığı, aynı nedenden dolayı da imparator Moctezuma’nin vaktiyle günde 50 tas Çikolata içtiğinin haberi, herhalde İspanya’ya ulaşmamıştı. Ama bir teolojiysen, İspanyol kilisesinin kurnazlığına ya da hükmünde samimiyse bile saflığına karşılık, çikolatanın ruhları ve duyguları kızıştırıp, coşturttuğunu öne sürerek manastırlarda çikolata tüketiminin yasaklanmasını istemiş.
İspanyol asilleri arasında aşk hayallerini canlandırdığı bilinen Çikolata, XVI. yüzyılın gravürlerinde ve daha sonraları Almanların baskı resimlerinde sıklıkla işlenen bir konu. Bir kadın ve erkekten oluşan çiftler çikolata içerken görülüyor. Markiz de Sade, Juliette’te çikolatayı aşk ve ölümün birleşiminin sembolü diye nitelendiriyor. 20 yüzyılın en büyük romancılarından diye tanınan İngiliz John Cowper Powys “seni duyuyor gibi” adli kitabında, kadınların da erkeklerin de değerlerinin ne kadar ettiklerini biliyorum. Çikolata onlardan çok daha değerli” diyor.

ÇİKOLATA AŞKI

Hikayeye göre, 1515 yılında Aztek ülkesine doğudan gelen bir gemiyle beyaz tenli, sakallı bir şef ve bir grup inmiş. Aztekler ömürlerinde ilk defa beyaz bir adam gördükleri için, Cortès adındaki İspanyol asıllı bu adamı Tanrı diye kabul edip, ona altından bir maşrapada Çikolata ikram etmişler. Christophe Colombe şüphesiz Amerika’nın keşfinden daha az önemli olmayacak bu içeceği fark etmiş, ama önemsememiş. Cortès ise Tanrı sıfatına aldırmadan koşup Aztek ülkesindeki bu müthiş içeceği İspanya’ya taşımış.
Kızılderililer’in sabahları içtiklerinde, günboyu bütün kötülüklerden korunduklarına inandıkları, henüz likid halinde görünen çikolata o donemde henüz şekerle buluşmuş değil.
İspanyollar Meksika’yı fethedip, kakaonun gücünü kavradıktan hemen sonra Karayip
adalarında şekerkamışı kültürünü geliştirip, şekeri alıp da Meksika’ya getirdiklerinde beklenmeyen bu buluşma, kimilerine göre, İspanyollar, kimilerine göre Meksikalı din adamları sayesinde gerçekleşti. Çok çabuk çikolata aşkını dile getiren İspanyol kralıyla birlikte, çikolatanın süksesi asillere yayıldı…